20 Kasım 2025 Perşembe

Akyaka Orman Kampı İmar Planı İhalesi Hukuksuzdur, İptal Edilmelidir

Muğla Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı tarafından 2025/1956798 İhale Kayıt Numarası ile Gökova Konaklamalı Orman Kampı Koruma Amaçlı İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporu Hazırlanması ile Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Yapımı işi ihaleye çıkarılmıştır. İhale için 8 Aralık 2025 tarihine gün verilmiştir.

İhale edilen işin yürütüleceği alan Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde ve 1. Derece Doğal Sit Koruma alanıdır. Ayrıca Orman Kampında tescilli kültür varlıkları mevcuttur ve yapılacak arkeolojik çalışmalarla kültürel sit alanının genişletilmesi söz konusudur. Özel Çevre Koruma Bölgelerinde ve  arkeolojik sit alanlarında  koruma amaçlı imar planı hazırlatma ihalesi açma yetkisi yalnızca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına aittir. Valiliğin bir kurumu olan YİKOB'un bu konuda ihale açması yetkisi dahilinde değildir ve yasaya aykırıdır. 

1. Derece Doğal Sit Koruma  Alanlarında Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonunun izni ile yalnızca  bilimsel amaçlı çalışmaların yapılmasına izin verilebilir, koruma amacı dışında çalışma yapılması,  imara yönelik herhangi bir planlama söz konusu olamaz. Ne yazık ki Muğla Valiliğinin sahibi olduğu Muğla Vakfı tarafından işletilmekte olan Akyaka Orman Kampında Doğal Sit Koruma ve Kullanma Esaslarına aykırı olarak birçok işletme kurulmuş, doğal yapı tahrip edilerek binalar tesis edilmiş, çadır ve karavan alanları düzenlenerek konaklama kapasitesi arttırılmıştır. Arttırılan kapasitenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere YİKOB tarafından açılan ihalelerle elektrik ve kanalizasyon altyapısı çalışmaları yürütülmüş, 7000 m2 otopark alanı düzenlenmesi için çalışma başlatılmıştır. Bu çalışmalar sırasında yaban hayatın barınma, beslenme ve üreme alanları tahrip edilerek insan kullanımına açılmıştır.  1. Derece Doğal Sit Koruma Alanlarında yasal olarak yürütülmesi mümkün olmayan bu faaliyetlere Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu da izin vererek işlenen bu suçlara ortak olmuştur. 

"Koruma amaçlı imar planı" adı altında Akyaka Orman Kampında Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanununa, İmar Kanununa ve Kıyı Kanununa aykırı olarak yürütülen tüm bu faaliyetleri meşrulaştırma çabasının farkındayız.  Yasalar ve uluslararası sözleşmelere koruma altında olan Akyaka Orman Kampı ekosisteminin özenle korunması için  yasalara uyulmasını denetlemekle yükümlü olan kurumların başında Muğla Valiliği gelmektedir. Muğla Valiliğinin kendisine bağlı alt kurumlar aracılığı ile bizzat yasaları yok sayarak korunması gereken alanları rant alanına çevirmeye çalışması görev suçudur,  kabul edilemez.

Gökova Ekoloji Meclisi olarak Muğla Valiliğini Akyaka Orman Kampı'nda yürütülen yasadışı faaliyetlerin durdurulması ve YİKOB'un açtığı Akyaka Orman Kampı Koruma Amaçlı İmar Planı  Hazırlama ihalesininin iptal edilmesi için gereğini yapmaya davet ediyoruz.  Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesinin ekosisteminin korunması mücadelemizi anayasadan ve yasalardan kaynaklanan haklarımızı kullanarak kararlılıkla sürdüreceğimizi ve  yasaya aykırı bu ihalenin iptal edilmesi için meşru ve yasal her yolu kullanacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.  20.11.2025

Gökova Ekoloji Meclisi


23 Ekim 2025 Perşembe

Kandil Orman Parkı İhalesi Yasaya Aykırıdır İptal Edilmelidir

Muğla Orman Bölge Müdürlüğü,  Menteşe ilçesi,  Kıran mahallesi sınırları içerisinde, Turnalı mevkiinde yer alan Kandil Konaklamasız Orman Parkının işletmesinin 14/11/2025 tarihinde ihale ile 20 yıllığına kiraya verileceğini ilan etmiştir. İhale ilanının ekinde,  söz konusu alanın Nitelikli Koruma Alanı olduğu belirtilerek bu alanda yapılabilecek ticari tesisler ve faaliyetler önerilmektedir.

Bu ilandan Orman Bölge Müdürlüğü'nün Gökova bölgesinin doğal sit koruma statüleri konusundaki değişikliklerden haberdar olmadığı anlaşılmaktadır. Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi'nin Doğal Sit koruma statülerini düşüren 17/01/2018 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı, Danıştay 4. Dairesinin 11/12/2024 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve eski koruma statüsü olan 1. Derece Doğal Sit statüsü yeniden geçerlilik kazanmıştır. İhale edilmek istenen alan, Gökova ÖÇKB içerisinde yer aldığı için Danıştay kararı ile koruma statüsü artık Nitelikli Koruma değil,  yeniden 1. Derece Doğal Sit'tir. 1. Derece Doğal Sit Alanları, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında korunur. Bu alanlarda her türlü yapılaşma yasaktır, yeni tesis kurulamaz, ticari faaliyetlere izin verilmez. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü'nün ihale ilanında verdiği bilgi doğru değildir ve ihale yasaya aykırıdır.  

Gökova Ekolojik Yaşam Derneği olarak Danıştay kararını dikkate almadan ihale ilanını yayınlayan Muğla Orman Bölge Müdürlüğünü yasaya aykırı bu ihaleyi  iptal etmeye çağırıyoruz. İptal edilmediği durumda yasal süreç başlatacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.

23/10/2025

Gökova Ekolojik Yaşam Derneği 


İhale edilen alan

İhale edilen alanın uydu görüntüsü

15 Ekim 2025 Çarşamba

Gökova Doğal Sit Statü Değişiklikleri İptal Edildi

2018 yılında Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesinde Doğal Sit koruma statülerini düşüren Bakanlar Kurulu kararı Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan dava sonucunda Danıştay 4. Dairesi tarafından iptal edildi. Mahkeme kararının tamamı için tıklayınız

Çevre, Şehircilik ve İklim Drğişikliği Bakanlığı kararı temyiz etti. Temyiz süreci devam ediyor.

Davanın Konusu

Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün 644 sayılı KHK kapsamında  Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca "Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik" ve "Doğal Sit Alanlarının Değerlendirilmesine İlişkin Teknik Esaslar" çerçevesinde Muğla ili bütününde doğal sit alanlarında dört mevsimi kapsayan "Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi" yapılarak alan yeniden değerlendirilmişti. Bu değerlendirme sonucu yapılan sit değişiklikleri 23/09/2016 tarihinde Muğla Büyükşehir Belediyesine bildirilmişti. Muğla BŞB, ilçe belediyeleri ve sivil toplum örgütlerinden görüş alarak yaptığı genel meclis değerlendirmesi sonucunda oluşturduğu görüşleri Bakanlığa bildirmişti. Ancak bu görüşler dikkate alınmadan 17.01.2018 tarih ve 2018/11264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile sit statü değişikliklerinin tescil ve ilan edilmesi üzerine Muğla BŞB söz konusu tescil kararının iptali için Danıştay'da dava açtı.

Açılan davada, "Kesin Korunacak Hassas Alan" sınırlarının çok dar tutulduğu, bu tespitin koruma kullanma dengesine ve kamu yararına aykırı olduğu, yerinde araştırma yapılmaksızın gerçekleştirildiği, bazı alanların  1. Derece Doğal Sit Alanı iken herhangi bir irdeleme yapılmaksızın Nitelikli Doğal Koruma Alanı'na dönüştürüldüğü, bu değişikliğin, söz konusu alanların doğal ve ekolojik yapısını, yapılaşma baskısı nedeniyle olumsuz yönde etkileyebileceği öne sürülmüştü.

İptal Gerekçeleri:

Mahkeme kararında,  Ekolojik Temelli Bilimsel Raporun alanın peyzaj özelliklerini temsil etme açısından yetersiz olduğu, ekolojik temelli bulguların yetersiz olduğu belirtilerek;

"Bölgedeki ekosistemlerin en tipik ve en yaygın türlerinin yer almadığı, Raporun, alanın flora ve faunasını yansıtmadığı, biyoçeşitlilik açısından verilerin doğru ve eksiksiz olması gerektiği,

Değerlendirme konusu alanın %80'inin orman arazi si olması karşısında, bölgede bulunan orman envanterinin ve tarım alanlarının değerlendirilmesine yönelik bir uzmanın ETBAR'ı hazırlayan proje ekibi içerisinde yer almadığı, 

Bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik açıdan yeterli düzeyde irdelenmediği, yapılması gereken ölçek ve sınırların (drenaj alanı, havza) dikkate alınmadığı, 

Alanın hidrolojik ve hidrojeolojik yapısına ilişkin değerlendirmeye yer verilmediği, bölgede bulunan sulak alan ve deltaların irdelenmediği, alandaki su kaynaklarının (yerüstü ve yeraltı suları) konum ve zaman içinde miktar ve kalitesinde meydana gelen değişimlere ilişkin değerlendirmenin yapılmadığı, ekosistem ile hidrolojik/hidrojeolojik sistem (yerüstü-yeraltı suyu) arasındaki etkileşimlere yönelik değerlendirmeye yer verilmediği,

Dava konusu 16/03/2018 günlü, 30362 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Muğla İli, Menteşe, Milas, Marmaris ve Ula İlçelerinde bulunan, karar eki harita ve listelerde sınır ve koordinatları gösterilen bazı alanların kesin korunacak hassas alan olarak tescil ve ilan edilmesine ilişkin 17/01/2018 günlü, 2018/11264 sayılı Bakanlar Kurulu kararının İPTALİNE temyiz yolu açık olmak üzere, 11/12/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." deniliyor.

İptal edilen sit değişiklikleri


Bilirkişi İncelemesi

Dava sürecinde oluşturulan bilirkişi heyeti ile birlikte 26.02.2024 ve 27.02.2024 tarihlerinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi gerçekleştirildi. Bilirkişi heyeti; Ekolog ve Zoolog (Prof Dr.), Peyzaj Mimarı (Prof. Dr.), Bitki Sistematikçisi ve Bitki Ekologu (Prof. Dr), Ziraat Mühendisi (Prof. Dr.), Hidrobiyolog (Prof. Dr.), Çevre Mühendisi (Prof. Dr.), Hidrojeoloji Mühendisi (Doç. Dr.), Orman Mühendisi (Prof. Dr.) ve Harita Mühendisinden oluştu.

Mahkemeye 27.05.2024 tarihinde sunulan Bilirkişi Raporuna mahkeme kararında ayrıntılı olarak yer veriliyor. Raporda, dava konusu doğal sit statü değişikliklerine dayanak olan Ekolojik Temelli Bilimsel Rapor (ETBAR) farklı açılardan  değerlendiriliyor ve yetersizliği ortaya konuluyor. 

Bilirkişi Raporunda Öne Çıkanlar:

Mahkeme kararında yer alan hukuki değerlendirmede Bilirkişi Raporundaki Ekolojik Temelli Bilimsel Rapor (ETBAR)'a ilişkin aşağıdaki noktalara dikkat çekiliyor.

İnsan etkilerinin yönetilmesine ve iyileştirilmesine yönelik plan yok

ETBAR'da antropojenik etkilerin yönetilmesine veya iyileştirmesine yönelik bir tespit ve iyileştirme planı yer almıyor. Alanın, yapılan yeni değerlendirme neticesinde, mevcut doğal sit alanı büyüklüğünde rakamsal değişiklik olmamış gibi görünse de yeni tescil kararı ile karasal alanda daralma, denizel alanda genişleme olması nedeniyle rakamların benzer göründüğü, karasal alanda yapılan sit statü değişikliğinin, deniz ekosistemine de yük getireceği, yeni tescil kararı ile Kesin Korunacak Hassas Alan olarak tescil edilmiş kısımlar ile Nitelikli Doğal Koruma Alanı olarak tescil edilmiş olan alanlar arasında tescil gerekçelerini ortaya koyabilecek; bitki örtüsü, eğim, arazi kullanımı, antropojenik etki vb sebeplerden kaynaklanabilecek farklılıklar bulunmuyor.

Kesin korunması gereken alanların sınırları yetersiz bilimsel gerekçelerle daraltılmış

Ekolojik Temelli Bilimsel Rapor ekolojik, zoolojik, floristik, ormancılık, tarımsal, çevre, peyzaj, hidrolojik ve hidrojeolojik açılardan yetersizdir.

Davaya konu alan Akdeniz iklimine özgü vejetasyon tiplerinden kızılçam ormanı veya boylu maki örtüsüyle kaplıdır. Ayrıca yer yer tarım arazilerinin ve küçük yerleşimlerin bulunduğu coğrafyada gerek denizel gerek karasal ekosistemlere özgü birçok hayvan türü bulunmaktadır. Özel mülkiyete konu taşınmaz oranı çok azdır.  Bölgedeki biyoçeşitlilik zenginliği nedeniyle davaya konu olan bölgenin tamamı Datça ve Bozburun Yarımadaları ÖDA (EGE016) olarak tescil edilmiştir. 

Alanda endemik olan ve endemik olmamakla beraber dar yayılışlı olan ve orman oluşturan bazı ağaç türlerine, bitkilere raporda yer verilmemiştir. Rapor, alanın flora ve faunasını tam olarak yansıtmamaktadır. Dava konusu olan ve sonradan sınırları daraltılan alanlara bakıldığında haritada “Nitelikli Alan” olarak belirtilen bütün alanların “Kesin Korunacak Alanlar” durumunun korunması floristik ve ekolojik açıdan zorunludur. Belirtilen alanlarda parçalı olarak farklı statülerde koruma (Kesin Korunacak, Nitelikli Korunacak, Sürdürülebilir Korunacak) alanlarının oluşturulması, alandaki habitat ilişkilerini tamamen yok edecektir. Zira alanlar arasında geçişler engellenecek, bitki dağılışları ve hayvan geçişleri engellenerek genetik çeşitliliğin kısıtlanmasına ve gelecek yıllarda alanın biyolojik açıdan bozulmasına sebep olacaktır.

ETBAR kapsamında "modifiye alanlar" (yani zeytinlikler, bahçeler, tarlalar) doğallığını tümüyle kaybetmiş olarak, hatta tamamı "geriye dönüşümü" olanaksız kabul edilmişse de, bölgede yaygın permakültür tarımı yarı-doğal özellikler taşımakta ve ormana bitişik yerlerde bütünlüğü fazla etkilememektedir. Zeytinlik ve badem bahçelerinde birçok kuş, memeli ve herpetofauna türünün yaşamlarını sürdürmektedir. Bu gibi habitatların yenilenme yeteneği ve doğal kaynak oluşturma özelliği (hatalı olarak) yok sayılmakta, dolayısıyla “modifiye alan” olarak kabul edilen zeytinliklerin tamamen yapay ortamlar oldukları iddiası doğru değildir. Bu yaklaşımla bütün kuzey kıyısının "Nitelikli Doğal Koruma Alanı" (NDKA) sayılması  yanlıştır. Bu şekilde ayrılmış bazı kesimlerin ekosistem özellikleri ve barındırdıkları biyoçeşitlilik unsurları açısından “Kesin Korunacak Hassas Alan” niteliği taşımaktadırlar. Bölgedeki ekosistemlerin en tipik ve en yaygın türleri raporda yer almamıştır.

ETBAR kapsamında sınırlar belirlenirken karayolunun veya geçmişte mevzuata uygun yapıların varlığının o alanın “modifiye alan” olarak nitelenmesine yol açtığı anlaşılmaktadır. Ancak bu tip insan yapısı unsurlar, her zaman veya başlı başına Kesin Korunacak Hassas Alan (KKHA) statüsünün kaybına yol açmaz. Dolayısıyla ETBAR kapsamında NDKA olarak belirlenen birçok kesimin KKHA statüsü almasında sakınca bulunmamaktadır. KKHA ve NDKA ortak sınırlarının geçtiği birçok kesimde bitki örtüsü, eğim, arazi kullanımı, vb açılardan herhangi bir fark görülmemektedir. 

Bu saptamalar sınırın yer yer rastlantısal biçimde geçirildiği izlenimini yaratmaktadır. Ayrıca %70’leri bulan eğime sahip, hiçbir insan faaliyeti mümkün olmayacak, yabanıl kıyı yarlarının NDKA olarak önerilmesi ve tescillenmesi de bilimsel açıdan anlaşılamamıştır. Davaya konu coğrafyanın %80’den fazlasının orman alanıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca ilk kez 2011 yılında onaylanan 1/100.000 ölçekli Aydın Muğla Çevre Düzeni Planında da orman alanı olarak plana işlenmiş ve korunarak sürdürülmesi güvence altına alınmıştır. Özetle, davaya konu Gökova Körfezi çevresi doğal sit statü ve sınırlarının belirlenmesine ilişkin sakıncaların bulunmaktadır. Mevcut orman, maki ve sulak alanlar için doğal yapının bütünlüğünün ve sürekliliğinin dikkate alınmadığı yapay hatların ortaya çıkmasına yol açılmıştır. 

ETBAR kapsamında kullanılan yöntem, biyoçeşitlilik verilerinin doğru ve eksiksiz sağlanmasına dayalıdır. Yapılan değerlendirme sonucu, ETBAR uzmanlarının bulgularının birçok canlı grubu için eksik, hatta yer yer hatalı olduğu, dolayısıyla sınır ve statü tespitinin yeniden gözden geçirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.

Tarımsal açıdan eksik çalışma yapılmış

Gökova Doğal Sit Alanı içinde, küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, tarla tarımı, örtü altı ve açık alanda sebzecilik, meyvecilik tarımının yanı sıra zeytin üretiminin de söz konusudur.  Tarımsal üretime ait bu faaliyetlerin (otlatma, toprak işlemeli tarım, meyvecilik, zeytin üretimi), yaklaşık olarak alanın %20.7 sine karşılık gelen 7,313 ha lık bir sahada sürdürülmektedir. Ancak dosya kapsamında, bu üretimlerle ilgili (işletme büyüklükleri, gübre-pestisit-sulama kullanımları, mekanizasyon durumu vb)  herhangi bir bilgi bulunmadığından, dava konusu alanla ilgili alınan kararların etkilerinin ne yönde olabileceği konusu değerlendirilmemiştir.

Doğa koruma statülerinin düşürülmesi ile ekosistemlerin tahribatı daha da artacak 

Gökova körfezinin büyük bir kısmı birinci derece doğal sit koruma statüsünde iken bile bu denli zarar görmüşken, bu alanların Nitelikli Doğal Koruma Alanı statüsüne dönüştürülmesinin burada ekosistemler üzerinde zaten var olan tahrip ve baskının artmasına ve nihayetinde biyolojik çeşitlilik başta olmak üzere alanda birçok tahribata yol açacağı  öngörülmektedir. Söz konusu alanın büyük bir kısmı tatlı ve tuzlu sularla çevrilidir. Dava konusu alanlarda bulunan tüm kıyıların ve sulak alanların sadece yerleşim yerleri ve çevresinin Nitelikli Doğal Koruma Alanı olarak belirlenmesi ve kıyı boyunca yer alan tüm alanların ve dava dilekçesi ekinde yer alan haritada Nitelikli Doğal Koruma Alanı olarak gösterilen alanlar içerisinde yer alan tüm sulak alanların “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak belirlenmesi ve tescil edilmesi gerekirdi.

Gökova Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Sonuç Raporunda antropojenik etki yaratan alanların sayısı ve etki alanlarının bölgenin kapladığı alana oranla çok sınırlı olduğu, bu etkilerin geri dönüşsüz olarak tanımlanmasının doğru olmadığı, bölgede münferit kalmış antropojenik etkinin bölgenin doğal ekosistemini yok ettiğini söyleme çok iddialı bir çıkarımdır. ETBAR'da antropojenik bu etkilerin yönetilmesine veya iyileştirmesine yönelik bir tespit, iyileştirme planı yer almamaktadır. Gökova Doğal Sit Alanı bölgesinin daha önceki tanımla 1.Derece Sit Alanı Statüsünde olan ve bugüne kadar koruma konusunda duyarlı davranılmamış bir alan olmasına rağmen doğal bütünlüğü bozulmamıştır. Bu bölgenin Nitelikli Doğal Koruma Alanı statüsüne alınması halinde kesin korunan alanların etkileneceği, raporda yapılması önerilen değişiklik ile bölgedeki doğal ekolojik yaşam alanı daraltımaktadır. Raporda bölgenin doğal kaynak oluşturma özelliğinin ortadan kalktığı sonucunu destekleyen bir bilgi verilmemektedir. 

Parçalı koruma alanları habitat ilişkilerinin bozulmasına yol açacak

2016 yılında yaptırılan alan değerlendirilmesi raporu sonucu sınırları belirlenen “Kesin Korunacak Hassas Alan" ve Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak belirlenmesinin floristik ve ekolojik bulguları desteklediğinden uygun olduğu, sonradan sınırları daraltılan alanlara bakıldığında, “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olarak belirtilen bütün alanların daha önceden de belirtildiği gibi “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak korunmasının, floristik ve ekolojik açıdan zorunlu olduğu, belirtilen alanlarda parçalı olarak farklı statülerde koruma alanlarının oluşturulmasının, alandaki habitat ilişkilerini yok edeceği, alanın değerlendirilmesi yapılırken, sadece bitkisel örtüye bakılmasının yeterli olmadığı, alanın; diğer su, kara hayvanları (ormurgalı-omurgasız) ve deniz canlılarından oluşan bir bütün olduğunun unutulmaması gerektiği değerlendirilmesi yapılmıştır.

Jeolojik ve jeomorfolojik açıdan yeterli çalışma yapılmamış

ETBAR jeolojik ve jeomorfolojik açıdan; dava konusu alanı yeterli düzeyde temsil etmemektedir. Buu konular ile ilgili değerlendirmeler yetersiz ve eksiktir. Rapor kapsamında gerçekleştirilen jeolojik ve jeomorfolojik çalışmalar, ilgili mevzuat hükümleri ile belirtilen ölçek ve sınırlar (drenaj alanı, havza) dikkate alınarak yapılmamıştır.

Hidrojeoloji Mühendisliği açısından değerlendirme yetersiz

Raporda, dava konusu alanın hidrolojik ve hidrojeolojik yapısına, alandaki su kaynaklarının (yerüstü ve yeraltı suları) konum ve zaman içinde miktar ve kalitesinde meydana gelen değişimlere, ekosistem ile hidrolojik/hidrojeolojik sistem (yerüstü-yeraltı suyu) arasındaki etkileşimlere ilişkin hiçbir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Gökova Sit Alanının belgelendirilmesi ETBAR'da doğru yapılmamıştır. Buna neden olan unsurlardan birisi Analitik Hiyerarşi Prosesinin kurgusudur ve tekrar yapılması gerekir. 

Peyzaj yönünden değerlendirme yetersiz

Rapor, alanın peyzaj özelliklerini temsil etmekten uzak ve  ekolojik temelli bulgular yetersizdir. ETBAR çalışmasında peyzaj karakteri ve peyzaj değeri ile ilgili bütüncül bir saptama yapılmadan, sadece görsel peyzaj değerlendirmesi ile yetinilmiştir.  

Peyzajın farklı katmanlardan oluşması nedeniyle birlikte ele alınması gerekirken, rapor bu konuda eksik kalmıştır. Raporda doğallık parametresine göre davaya konu sit alanı, Doğal Alanlar, Yarı-doğal alanlar, Modifiye alanlar, Yerleşim yerleri olarak dört farklı alan tipinde değerlendirilmiştir. Modifiye alanların doğallığının tamamen ortadan kalktığı ve geri dönüşümünün mümkün olmadığı belirtilmekte, oysa tam da bu tür durumlarda peyzajın “bozulan” parçalarının iyileştirilmesi, onarılması, sağlıklı işler hale getirilebilmesi, eski haline dönüştürülmesi amacıyla “peyzaj onarımı (peyzaj restorasyonu-peyzaj rehabilitasyonu- peyzaj reklamasyonu)” çalışmaları yapılmaktadır. ‘Doğal alanların dışındaki sahalarda alanın estetik ve mükemmeliyetinden söz etmek mümkün değildir” ifadesinin hangi estetik ve mükemmeliyet kriterleri ile raporda yer aldığının anlaşılamamaktadır. Raporun peyzaj özelliklerinin değerlendirilmesi yönünden önemli eksiklikler içerdiği ve bu nedenle de peyzaj özelliklerini temsil etme açısından yetersiz olduğu kanaatine ulaşılmıştır.


5 Ekim 2025 Pazar

İncekum için hazırlanan 'Koruma Amaçlı' İmar Planına Yurttaşlar İtiraz Ediyor

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 12 Eylül 2025 tarihinde askıya çıkarılan Marmaris Çamlı Mahallesi İncekum 1/5000 ve 1/1000 ölçekli İmar Planına itiraz süresi 12 Ekim 2025 tarihinde doluyor.

Bölgedeki sivil toplum örgütleri hazırlanan plan ile koruma alanı olan bölgenin doğal ve kültürel varlıkları yok etme pahasına imara açılmasına karşı itirazlarını yükseltiyorlar. Örgütler, Bakanlığa itiraz dilekçeleri verirken yurttaşların da Cimer üzerinden bireysel olarak itirazlarını bildirebilmeleri için bir metin hazırladılar. Yurttaşlar aşağıdaki metni kopyalayarak Cimer'den Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na gönderebilirler. Dilekçe seçeneği olarak Görüş Öneri seçeneğinin işaretlenmesi gerekiyor.

İtiraz Dilekçesi

Konu: 12/09/2025 tarihinde askıya çıkarılan Muğla, Marmaris, Çamlı İncekum 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planına süresi içinde itiraz

Gökova ÖÇKB 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni (ÇDP) Planı 2021 yılında iptal edilmiştir. Hiyerarşik planlama ilkesi gereği imar planları üst ölçekli planlara uymak zorundadır. ÇDP yargı kararı ile  iptal edildiği için hukuken üst ölçekli koruma planı bulunmamaktadır ve askıya çıkarılan plan, plan hiyerarşisine aykırıdır.

Aydın-Denizli-Muğla 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına göre planlama alanı; “orman alanı”, “Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi”, Önemli Doğa Alanı”, “Nitelikli Doğal Sit Alanı” ve “3. Derece Arkeolojik Sit Alanı” lejantında kalmaktadır. Bölgenin 1/100.000 ölçekli planının hedefine göre, Uluslararası sözleşmelerle korunan alan olmasına rağmen, askıya çıkartılan imar planlarında bölge “konaklama ve günübirlik kullanım alanı” olarak planlanlanarak turizm ve rekreasyon faaliyetlerine açılmaktardır. Üst ölçekli planlarda öngörülen koruma statülerinin göz ardı edilmesi, doğrudan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin, “Doğal, tarihi ve kültürel değerlerin koruma ve kullanma dengesinin sağlanması esastır” ilkesine, yasalara aykırıdır.

Planlama alanı, Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde yer almakta ve zengin flora ve faunası ile ekolojik öneme sahiptir. Alan, sahip olduğu bu özellikler nedeni ile   aynı zamanda Dünya Doğa Koruma Kurumu (IUCN) kriterlerine göre Önemli Doğa Alanı (ÖDA) olarak belirlenmiştir. Bölgenin ÖÇKB, ÖDA ve Nitelikli Doğa Koruma Alanı olma özellikleri dikkate alınmadan “konaklama ve günübirlik kullanım alanı” önerisi yapılmıştır. Söz konusu alan aynı zamanda yangına hassas orman ekosistemi içinde yer almaktadır ve önerilen plan doğrultusunda oluşacak turizm baskısıyla yangına daha da hassas hale gelecektir. Hazırlanan plan, şehircilik ilkeleri (ekolojik değerlerin korunması, kamu yararının öncelenmesi, afet risklerinin azaltılması) ile bağdaşmamaktadır. 

Planlanan alanda, 3. Derece Arkeolojik Sit, 100 metre batısında ise 1. Derece Arkeolojik Sit alanı bulunmaktadır. Yoğun insan baskısı ve yapılaşmaya neden olacak olan bu plan, insanlığın ortak mirası olarak korunması gereken kültür varlıklarını tehdit etmektedir. Yapılan planlama bu nedenle de planlama esaslarına ve kamu yararına uygun değildir.

Askıya çıkarılan İncekum Koruma Amaçlı İmar Planı, kesişen koruma statülerinin bulunduğu bölgedeki hassasiyetleri dikkate almadan ve plan hiyerarşisine aykırı olarak hazırlanmıştır. Fauna ve florada geri dönülmesi zor tahribatlara yol açacağı, bölgenin korunması gereken doğal ve kültürel bütünlüğüne zarar vereceği, orman yangınları riskini artıracağı için Plana itiraz ediyor, iptalini talep ediyorum.

9 Ağustos 2025 Cumartesi

Belgelerle Akyaka Orman Kampı Dosyası (6. Bölüm) : Onaylanmayan Vaziyet Planı ile kapasite artırımı, doğanın tahrip edilmesi

Vaziyet Planına aykırı kapasite arttırma faaliyeteleri

Belgelere bakıldığında, Muğla Vakfı'nın defalarca değişiklik yaparak  Revizyon Planları hazırladığı, bu planların Orman İşletmesi tarafından Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonuna sunulduğu anlaşılıyor. Kıyı Kanununa ve Koruma - Kullanma İlkelerine aykırılık nedeni ile bu plan revizyonlarının  geri çevrilmesi ne yazık ki Muğla Vakfının aklına koyduğunu gerçekleştirmesine engel olamadı. Önerilen Revizyon Planı kabul görmediği için 2006 yılında Bakanlık tarafından onaylanmış Vaziyet Planı halen geçerlidir ve yürütülen faaliyetlerin bu plana göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak  Orman Kampında sanki yeni Vaziyet Planı onaylanmış gibi bu yıl itibarı ile birçok altyapı ve üstyapı faaliyetleri yürütüldü. Tüm bu faaliyetler yasaya aykırıdır, denetlemekle görevli Orman İşletmesi de bu faaliyetlere izin verdiği için sorumludur. Şimdi mahkemeye sunulan belgeler ışığında bu usulsüzlüklere göz atalım.

Çadır ve karavan konaklama yeri sayısı arttırıldı

Orman Kampının halihazırda geçerli olan Vaziyet Planında çadır yeri saysı 145, karavan yeri sayısı da 26'dır.  Kabul edilmeyen Revizyon Planında bu sayılar 350 çadır ve 50 karavan yeri olarak artırılmıştır. Kamp alanında yapılan düzenlemerle orman alt bitki örtüsü tahrip edilerek yeni çadır ve karavan alanları oluşturulmuştur. Tabiat Varlıkları Koruma Kurumunun iznini gerektiren bu faaliyetler için izin alınmamıştır.

Orman alt bitki örtüsü tahrip edilerek Vaziyet Planına aykırı olarak açılan yeni çadır alanları 

Bu çalışmalar sırasında mevcut onaylı Vaziyet Planında bulunan basketbol sahası, voleybol sahası ve tenis kortu dahi kaldırılarak karavan konaklama alanına dönüştürülmüştür. Karavan alanlarında suni çim döşenerek sürekli sulama yapılmaktadır. Dünyanın iklim krizi ve kuraklık ile mücadele ettiği bir süreçte bu tür uygulamaların üstelik Doğal Sit Koruma Alanında, koruma ilkeleri ile, iklim değişikliği ile mücadele stratejileri ile bağdaşmadığı açıktır.

Basketbol sahasını yok ederek düzenlenen yeni karavan alanları

Ana ve ara yollar genişletildi

Revizyon Planı Bakanlık tarafından onaylanmamış olmasına karşın sanki onaylanmış gibi mevcut Yönetim Planına aykırı olarak 5m genişliğinde anayollar, 1.3m genişliğinde patikalar açılmış ve doğal peyzaj beton kilit taşlarla kaplanmıştır. Kamp alanının büyük oranda betonlaştırılması nedeni ile Orman Kampında ısı adası etkisine yol açılmıştır. Bu yol çalışmaları için de TVKK Bölge Komisyonundan izin alınmamıştır.

Yönetim Planına aykırı olarak genişletilen yollar

Yeni otopark düzenlemeleri

Mevcut onaylı Vaziyet Planında olmayan, önerilen ancak Bakanlık tarafından onaylanmamış Revizyon Planında bulunan Kuzey girişinde idare tesisinin kuzeyinde 30 araçlık otopark düzenlemesi yapılmıştır. Aynı şekilde Kuzey kapısının girişinde 317 otomobil ve 3 otobüs kapasiteli otopark yapılması için ihale açılmış, otoparkın planlandığı alanda orman alt bitki örtüsü tahrip edilerek alan düzenlemesi yapılmıştır. Sözleşmenin iptali için davanın açılması ve suç duyurusunda bulunulması sonrasında YİKOB tarafından açılan beton kilit taş döşeme ihalesinden vaz geçilmiştir.

Otopark yapmak için tahrip edilen orman alt bitki örtüsü

Elektrik altyapısı

Ne AYDEM, ne de Belediye onayı olmadan  elektrik altyapısının yenilenmesi için ihale açılarak altyapı yenileme çalışması yürütüldü. Üstelik bu çalışma, revizyon planında öngörülen konaklama ve günübirlik kullanım kapasite artışı onaylanmış gibi yüksek kapasitenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılmıştır. Gelişim planının onaylı olmamasına karşın, Özel Çevre Koruma ve Nitelikli Doğal Sit Alanı içerisinde kazı çalışması yapılarak, mevcut ihtiyacın çok üzerinde, adeta bir tatil köyünün ihtiyacına yetecek güçte elektrik altyapısı tesis edilmiştir. Üstelik yapılan  bu iş, arkeolojik sit olan bazilika alanının aydınlatması adı altında ihale edilerek ayrı bir usulsüzlük yapılmıştır.

Kanalizasyon altyapısı

Revizyon Planı onaylanmamış olmasına rağmen, ağaçların köklerinin zarar görmesi, anıt eser olarak olarak tescillenmiş bazilikanın etrafındaki kültür varlıklarının zarar görme pahasına  koruma alanı içerisinden  geçirilerek kanalizasyon hattı döşenmiştir.

Yeni tuvalet ve mutfak alanları:

Vaziyet Planında olmayan mutfak inşaatı

Revizyon planında yer alan Güneybatıdaki bungalovların doğusunda planlanan yeni çadır alanındaki ihtiyacı karşılamak üzere bir mutfak ve bulaşık yıkama yeri bulunuyor. Revizyon planı onaylanmamış olmasına rağmen açılan yeni çadır alanında bu tesis inşa  edilmiştir. İnşaatın yapıldığı alanda orman alt bitki örtüsü yok edilmiş ve beton dökülmüştür.

Revizyon planında doğu giriş kapısının yaklaşık 20m kuzeyinde 3 kadın +3 erkek tuvaleti yapılacağı belirtiliyor ve plan onaylanmamış olmasına rağmen bu tuvalet inşa edildi ve işletmeye alındı.

Belgelerle Akyaka Orman Kampı Dosyası (5. Bölüm): Çadır, karavan ve Taşevler bölgesinde sözleşmeye aykırılıklar

Belgeler arasında bulunan kurumsal yazışmalardan anlaşıldığı üzere, Muğla Orman İşletmesi bir aydan uzun çadır veya karavan konaklamalarına izin vermiyor. Bu karara rağmen Muğla Vakfı çok uzun süreli konaklamalara izin verdiği için 2017 yılında Orman İşletme Müdürlüğü tarafından uyarılıyor. Sözleşme gereği bu denetimin Muğla Vakfı tarafından yapılması  ve kurallara uymayan çadır, karavan ve yapıların  kaldırılması gerektiği hatırlatılıyor. Muğla Vakfı verdiği yanıtta bu sorumluluğu kabul etmiyor.  Sonuçta Ula Belediyesi imara aykırı oldukları gerekçesi ile 44 yapıyı mühürlüyor ve sonrasında  Orman İşletmesi bu çadırları kaldırıyor.  Ezcümle; Muğla Vakfının bu tutumu bizzat Orman İşletmesinin kendisi tarafından kayıt altına alınmışken Orman Kampının aynı işletmeye yeniden kiralanmasında sakınca görülmüyor.

Kapasitenin üzerinde konaklama yapılmasına yangın tehlikesi uyarısı

25/07/2018 tarihinde Muğla Orman İşletmesinden Muğla Vakfı'na gönderilen yazıda Plan Raporunda çadır konaklama kapasitesinin 145 çadır ve 100m2'ye 4 kişi ile sınırlandırıldığı, Orman Kampında bu kapasiteyi aşacak şekilde konaklamalar yapıldığı, bu durumun orman yangın tehlikesini birlikte getirdiği ve telafisi zor felaketlere yol açabileceği uyarısı yapılarak Plana sadık kalınması isteniyor.

Orman İşletmesinin konaklama kapasite artışı ve yangın uyarısı


Yönetim Planına aykırı olarak açılan orman alanlarına kurulan çadırlar

Muğla Vakfı'nın bu uyarı yapılmamış gibi Plan Revizyonu ile 'yer müsait' diyerek çadır yeri sayısını 145'ten 350'ye, karavan yeri sayısını da 26'dan 50'ye çıkarması uyarıları dikkate almadığını, yalnızca karını artırmakla ilgilendiğini gösteriyor. Konaklama kapasite artışını öngeren Plan Revizyonu kabul edilmemiş olmasına rağmen Muğla Vakfı fiilen yeni konaklama alanları açarak kural tanımadığını da ortaya koymuştur.

Yaz sezonunun yoğun olduğu bugünlerde Orman Kampında olağanüstü bir yoğunluk yaşanmakta. Ormanın daha önce kullanılmayan bölgeleri de insan kullanıma açılarak çadırlarla doldurulmuş durumda. Orman İşletmesi Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'ndan yangın tehlikesini bahane ederek ‘diri bitki örtüsünü temizleme' izni talep ediyor ve bu izin ağaçlara zarar verilmemek kaydı ile veriliyor. Ancak Orman İşletmesi bu izni Muğla Vakfı'nın ticari alanlarını genişletmek için kullanıyor. Genç ağaçlar da dahil olmak üzere orman alt bitki örtüsü tahrip edilerek yeni çadır ve araçlar için otopark alanları açılıyor. Yaban hayatın yaşama, barınma ve üreme alanları yok ediliyor. 2006 yılında belirlenmiş taşıma kapasitesinin çok üzerinde konaklama için kullanılan bu alanlar şimdi asıl yangın tehlikesini oluşturuyor. Üstelik araçların park ettiği yolların sabit demir bariyerle kapatılmış olması, yangın halinde araçların tasfiye edilmesini imkansızlaştırdığı için büyük bir felakete de kapı açılıyor. 

Felakete çağrı: Orman Kampında demir sabit bariyerlerle kapatılan yollara park edilen araçlar

Eros Karavan'ın eğlenceli dünyası

2024 yılından itibaren adeta üç katlı bir karavan Orman Kampının çadır ve karavan konaklama alanında en güzel deniz manzaralı yerinde sürekli olarak yerleşti. Öyle ki, kışın da kalınan karavanda soba dahi kurulmuş, bacası pencereden dışarı verilmişti. Sosyal medyada paylaşılan tanıtım videolarından bu karavanın konser etkinliklerinin üssüne dönüştürüldüğü, karavanın bulunduğu alanda akşamları yüzlerce kişinin katıldığı konserler düzenlendiği görülüyor. 2025 yılının Mart ayında karavanın yeri değiştirilerek konaklama amaçlı kullanılmayan, Nitelikli Koruma Alanı içerisinde başka bir alana yerleştirildi. Yeni yerinde karavanın önünde geniş bir alan tel örgülerle ve plastik paravanlarla kapatılarak özel bahçe oluşturuldu. Bahçeye dönüştürülen alanın orman alt  bitki örtüsü tahrip edilerek bir jakuzi yerleştirildi, masalar ve hamaklar kuruldu. Yerleştirildiği yeni yerde de çekilen videolar ile yeni konserler için reklam yapılarak sosyal medyada paylaşıldı.

Eros Karavan'da konser etkinliği

Yönetim Planına, Nitelikli Koruma Alanı Koruma ve Kullanma Esaslarına aykırı olan bu faaliyetler hakkında suç duyuruları yapıldıktan sonra Muğla Valiliği karavanın Kamp alanından çıkartılmasını sağladı. Muğla Valisi İdris Akbıyık yaptığı basın açıklamasında Muğla Orman İşletmesinin bu karavanın faaliyetlerine izin vermesi dolayısı ile görev ihmali olduğunu kabul etti.

Orman İşletmesinin çadır ve karavan konaklamalarına bir aydan uzun süre izin vermediği  düşünüldüğünde, Eros Karavan'ın yaklaşık iki yıl boyunca Orman Kampında bu kadar rahat konuşlandırılması ve hatta ticari faaliyette bulunması, doğal olarak İşletmeci Muğla Vakfı ile bir sözleşme yapmış olması gerektiğini düşündürüyor. Ancak mahkemeye bu konuda herhangi bir belge sunulmuş değil. Davacılar mahkemeye Eros Karavan'ın Orman Kampına giriş/çıkış kayıtları ile birlikte  sahipleri ile yapılmış bir sözleşme varsa gönderilmesini talep ettiler.  Diğer yandan Eros Karavan'la ilgili yapılan suç duyurusunda Savcılık soruşturma süreci devam ediyor.

Şikayet üzerine Orman Kampı'ndan çıkarılan Eros Karavan'a Jandarmanın yaptığı keşif çalışması

Karavan kaldırılmış olsa da bu karavanın  Yönetim Planına aykırı olarak uzun süre konuşlandırılması, doğa koruma kurallarını hiçe sayarak doğal yapıyı tahrip etmesi, ticari faaliyette bulunması, yangın tehlikesine yol açacak şekilde soba kullanması hem işletmeci Muğla Vakfı'nın hem de Muğla Orman İşletmesinin sözleşmeden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmediklerini gösteriyor ve sözleşmenin iptal edilmesini gerektiren vahim bir zaafa işaret ediyor.

Tel örgülerle çitlenen Taşevler bölgesi

Muğla Vakfı'nın Orman Kampını işletmeye başladığında ilk icraatlarından birisi, 2014 yılında Taş Evler olarak bilinen on tane bungalovun  ve hemen altında halkın denize girdiği koyların bulunduğu alanı tel örgülerle çevirerek üzerine girilmez tabelası asması oldu. Bu alan yalnızca bungalovlarda kalan 'müşteriler'in özel kullanımı için halkın kullanımına kapatılmıştı. Açıkça Kıyı Kanununa ve İşletme Sözleşmesine aykırı olan bu özelleştirme girişimi yapılan eylemler ve şikayetler sonrasında sonlandırıldı. Devlet Denetleme Kurulu'na yapılan şikayet sonucunda bu alanda yapılan çitlemenin Kıyı Kanununa aykırılığı kabul edildi ve tel örgüler tamamen kaldırılmasa da halkın alana erişimi yeniden sağlandı. Kıyı Kanuna ve Sözleşmeye aykırı bu faaliyet de yasa tanımayan Muğla Vakfı ile sözleşmenin yenilenmemesini gerektiren uygulamalardan birisi olarak belgeleri ile Orman İşletmesinin kayıtlarında mevcut.
2014 yılında tel örgülerle halkın girişine kapatılan Taş Evler bölgesi (Şikayet üzerine engel kaldırıldı)

Görsel kirlilik uyarısı

Dava dosyasına gönderilen belgeler  arasında 25/09/2019 tarihli Gökova Orman  İşletme Şefliği'nin Muğla Vakfı'na gönderdiği uyarı yazısı dikkat çekiyor. Yazıda çadır ve karavan alanına bırakılan çadır, karavan ve şahsi eşyaların görsel kirlilik yarattığı uyarısı, 10 gün içerisinde kaldırılması, alanın eski haline getirilmesi isteniyor.

Orman Kampında onay olmamasına rağmen olağanüstü kapasite artışı sonrasında  ne yazık ki çok daha fazla görüntü kirliliği yaşanıyor. Ağaçlara asılan çamaşır ipleri, kurulan hamaklar, kış sezonunda her yere bırakılmış örtülü kamp malzemeleri ile karşılaşan yurttaşlar ormanda yürüyüş yapmaktan  artık eskisi gibi keyif alamıyorlar.

Belgelerle Orman Kampı Dosyasının tüm bölümlerini aşağıda bulabilirsiniz:



Belgelerle Orman Kampı Dosyası (4. Bölüm): Şezlong Cumhuriyeti, kıyı ve iskelenin çitlenmesi, protestolar ve Leon Beach

Kıyı ve İskele çitelenerek tesis edilen Leon Beach

Muğla Vakfının kendisinin işlettiği kafeterya ile iskele arasında kalan alan halkın denize girdiği ve Kıyı Kanununa göre serbestçe yararlanma hakkı olan alandır.  Vaziyet Planında burada her hangi bir tesis görünmemektedir. Ancak  2022 yılından itibaren bu alan Muğla Vakfı tarafından çitlerle kapatılarak şezlonglarla doldurulmuş ve tamamen ticari alana dönüştürülmüştür. Artık bu alanda kıyıdan ve iskeleden halkın ücretsiz yararlanmasına izin verilmiyor.  İskelenin arka tarafında Vaziyet Planında depo olarak görünen yapı ise su tesisatı döşenerek bir kafe/bar'a dönüştürülmüştür.  Bu işgali protesto etmek için yurttaşlar birçok eylem gerçekleştirdiler ve eylemciler işletmecinin suç duyurusu  üzerine çalışma hürriyetini engelleme iddiası ile yargılandılar. Yargılama sonunda eylemciler beraat ettiler. Mahkemenin verdiği beraat kararında protesto etmenin anayasal hak olduğu, işletme sözleşmesi yapmış olmanın işletmeciye kıyı kanununa aykırı faaliyet yürütme hakkı vermediği belirtildi. Ancak Muğla Vakfı aynı alanı şimdi başkalarına kiraya vererek kiracıları aracılığı ile kıyı işgalini  devam ettiriyor.


2023 yılında kıyıyı halka kapatan Muğla Vakfını protesto eylemi

Mahkemeye sunulan belgelerden 2025 yılına gelindiğinde Muğla Vakfı'nın Aslankök isimli şirketle bir sözleşme yaparak bu alanın işletmesini devrettiği anlaşılıyor. Sözleşmede kıyı ve iskele alanının işletmecinin Orman Kampında karavan ve çadır konaklama alanında Muğla Vakfı'nın altyapı çalışmalarını yapması karşılığında 01/05/2025 - 31/10/2025 tarihleri arasında ücretsiz olarak 160 tane şezlong ile birlikte işletmek üzere verildiği belirtiliyor. Altyapı çalışmaları YİKOB (Yatırım İzleme Kontrol Daire Başkanlığı) tarafından ihale edilmiş olmasına karşın, bu işletme sözleşmesinin Muğla Vakfı ile yapılmış olması kurumlar arasında ticari ve kurumsal ilişkilerin ne kadar  iç içe geçmiş olduğunu gösteriyor. Kurumsal yetkilerin birbirine karıştığı bu faaliyetlerin Sayıştay tarafından denetlenmesi  zorunludur.

Leon Beach'te eylem : 'Kıyılar Halkındır'

İşletmeci  Aslankök, alanı kiraladıktan sonra Muğla Vakfı'nın işlettiği  dönemde yapılan ahşap çitleri kaldırarak kullanım alanını daha da genişletti. Brandalarla kaplanan yeni demir iskeletler yerleştirilerek halkın kullanım alanı daha da daraltıldı. Bu yeni işgal eylemi de yurttaşlar tarafından protesto edildi. Olay yerine defalarca çağrılan Jandarma ise gelmedi. Jandarmanın gelmemesi üzerine yurttaşlar brandaları sökerek alana girdi ve şezlonglar bir kez daha toplanarak kıyı alanı açıldı.  İşletmecinin suç duyurusu üzerine açılan savcılık soruşturmasında yurttaşlar bir kez daha ifade verdiler. İfade verirken yurttaşlar da işletmeci, Muğla Vakfı ve bu faaliyetlere izin veren Orman İşletmesi hakkında suç duyurusunda bulundular. Bu arada Ula Belediyesi'ne Leon Beach için ruhsat  başvurusu yapıldığı ancak Belediyenin ruhsat vermediği öğrenildi. Yani olayın yaşandığı gün Leon Beach için verilmiş ruhsat yoktu, sonrasında verilip verilmediği ise bilinmiyor. 

Kapatılan iskele

Leon Beach halen Orman İşletmesinin, Ula Belediyesinin, Valiliğin, Jandarmanın bilgisi dahilinde Vaziyet Planında olmayan, Kıyı Kanununa ve İmar Kanuna aykırı olarak işletilmeye devam ediyor. Son olarak, Leon Beach'e yaklaşık 10 m uzaklıkta bulunan soyunma kabinlerinden iki tanesine el konulup bu tesisin müşterilerinin özel kullanımı için  tuvalete dönüştürüldü.

Tuvalete dönüştürülen soyunma kabinleri

Şu notu da eklemek gerekiyor. Leon Beach'in yasadışı işgalini protesto eden eylemciler birçok kez  'aşireti getirmek'le ve ölümle tehdit edildi. 05/04/2013 tarihinde ilk kez dönemin Muğla Valisi Fatih Şahin imzası ile Orman Bölge Müdürlüğü'ne gönderilen yazıda, Orman Kampının işletmesinin Muğla'ya Hizmet Vakfı'na verilmesi  talep  edilirken gerekçelerden birisi olarak Orman Kampına çok sayıda gelen günübirlikçinin güvenlik zaafiyeti oluşturduğu belirtilerek eğer Valiliğin bu kuruluşuna verilirse bu sorunun yaşanmayacağı taahhüt ediliyordu.  Geçen süre içerisinde yurttaşların Orman Kampında  ne anayasal, ne yasal haklarının artık güvencesi kalmadığı gibi,ü yaşama haklarının dahi bu kuruluşun himayesindeki işletmeciler tarafından  tehdit edilir hale gelmesi oldukça ironik ve düşündürücüdür.

Vali Fatih Şahin'in Orman Kampını Muğla'ya Hizmet Vakfı için kiralama talebi




Belgelerle Akyaka Orman Kampı Dosyası (3. Bölüm): Ula Belediyesi'nin Yolculuğu

Kıyıda inşa edilen Orman Cafe Plus

AKP’li Ula Belediyesi ile başlayan, CHP’li Belediye ile devam eden yolculuk : Vaziyet Planında olmayan 'gelir getirici tesisler', kapatılan kıyı, yok edilen çocuk oyun sahası

İlk Sözleşme Süreci (13/02/2021 - 31/12/2022)

13/02/2021 tarihinde Muğla Vakfı, Ula Belediyesi ile 31/12/2022 tarihine kadar geçerli olmak üzere bir İşletme Sözleşmesi yapıyor. Bu sözleşmeye göre; 12 adet kagir evin ve bulunduğu alanın işletmesi Ula Belediyesine devrediliyor.   Bulunduğu alan ifadesi ilginç, alanın sınırları belirtilmemiş. Ancak fiili durumdan anlaşıldığı üzere Ula Belediyesi kıyıdan başlamak üzere kagir evlerin bulunduğu alana,  Yücelen tarafından giriş kapısından başlayarak otopark alanına kadar olan ve Vaziyet Planında piknik alanı, güneşlenme alanı olarak işaretlenmiş sahili de kapsayan  çok geniş bir alanda faaliyet gösterme hakkı verilmiş.

Ula Belediyesi ile yapılan ilk sözleşme


Şimdi Ula Belediyesinin işletme süresi içerisinde neler yaptığına bakalım:

Orman Cafe Plus:

Halkın güneşlenme alanına tesis edilen Orman Cafe Plus

Ula Belediyesi Vaziyet Planında güneşlenme/kumsal alanı olarak  işaretlenmiş kıyı alanını çitlerle kapatıp birçok masa ve sandalye atarak ve üstünü de pergolalarla kaplayarak bir kafe tesis ediyor.  Kafenin ismi ise "Orman Cafe+" oluyor. Bu arada bitişiğindeki çocuk oyun alanını da kaldırarak  işletmesine dahil ediyor, o alana da masa ve sandalyeler atıyor. Bu alanda yapılan tüm tesisler Vaziyet Planında olmayan, dolayısı ile Muğla Vakfının Orman İşletmesi ile yaptığı ana sözleşmeye aykırı olan ilave tesis ve yapılardır, sözleşmenin iptalini gerektirmektedir. Böyle bir işletme için Ula Belediyesinden işletme ruhsatının da alınmış olması gerekir. Ancak işletmeci Ula Belediyesi'nin kendisi olduğu için böyle bir ruhsata gerek görmediği anlaşılıyor.

Orman Cafe Plus inşaa edilmeden önce halkın serbestçe kullanabildiği kıyı alanı

Orman Cafe+'a dahil edilerek yok edilen çocuk oyun parkı
    


Orman Kampı Vaziyet Planında kıyı alanı ve çocuk parkı

Orman Kafe

Alanda yapılanlar bunlarla da bitmiyor. Aynı dönemde geçerli Vaziyet Planında Kameriye olarak görünen alan camlarla kapatılarak 40m2 büyüklüğünde bir kafeteryaya dönüştürülüyor. Kafeteryanın etrafına piknik masaları da yerleştirilerek geniş kullanım alanı oluşturuluyor.  Bu tesisin girişine de "Orman Kafe" tabelası asılıyor.   Kıyı Kanununa ve İmar Kanununa aykırı olarak tesis edilen bu yapıların ne Vaziyet Planında, ne de ana sözleşme de bulunmadığını tekrarlamaya gerek yok. Bunun da  ana sözleşmenin iptalini gerektiren, üstelik suç niteliğinde bir faaliyet olduğu açıktır. İşletmeci Ula Belediyesi olduğu için yine ruhsata gerek görülmediği anlaşılıyor.

Geçerli Vaziyet Planında Kameriye olarak  işaretlenmiş alanda inşaa edilen Orman Kafe

Hediyelik Eşya Stantları:

Ama hukuksuzluklar devam ediyor. Ula Belediyesi alanın içerisinden  geçen yürüyüş yolunun üzerine çok sayıda hediyelik eşya stantı yerleştiriyor ve  işletilmek üzere dördüncü kişilere kiraya veriyor. Bu stantlar da Vaziyet Planında mevcut değil ve ana sözleşmeye göre ilave tesis niteliğinde, dolayısı ile sözleşmenin iptalini gerektiren ilave tesislerdir. Bu stantlar Sözleşmenin iptali için açılan dava sonrasında hemen kaldırılarak Yücelen Otel tarafında oluşturulan yeni yere taşındılar. Ancak yeni taşındıkları yer de Vaziyet Planına aykırılığı ortadan kaldırmıyor.

Vaziyet Planında olmayan hediyelik eşya stantları (Dava açıldıktan sonra kaldırıldı)

Büfe:

Bu sözleşme döneminde Vaziyet Planına uymayan bir değşiklik daha yapılıyor. Alanın içinden geçen yürüyüş yolunun hemen gerisinde Vaziyet Planında da bulunan bir duş ve soyunma kabini bulunuyordu. Soyunma kabinlerini kaldırılıp yerine bir ahşap büfe inşa ediliyor. Hem var olan tesis yok ediliyor, hem de vaziyet planında olmayan yeni bir tesis inşa edilmek sureti ile ana sözleşmenin iptal edilmesini gerektiren başka bir usulsüzlük yapılıyor.


Soyunma kabinleri yıkılarak yerine yapılan Büfe             

Tuvaletler:

Son bir usulsüzlükten söz ederek bu dönemi kapatalım. Ula Belediyesinin kullandığı alanın Yücelen Otel tarafında bir tuvalet tesis ediliyor ve halka ücretli kullanıma sunuluyor. Tuvaletlerden elde edilen gelirin nasıl kayıt edildiği ise bilinmiyor, zira kullanım sırasında fiş verilmediğini biliyoruz. Bu tuvalet de Vaziyet Planında olmayan ilave nitelikte bir tesis ve sözleşmenin iptal gerekçelerindendir.
   

İkinci Sözleşme Süreci (08/09/2023 - 31/12/2027)

İlk sözleşme dönemi tamamlandıktan bir süre sonra Ula Belediyesi Muğla Vakfı ile yeni bir sözleşme yapıyor. Bu sözleşme 08/09/2023 tarihinde başlıyor ve 2027 yılının sonuna kadar geçerli. Bu yeni dönemde neler yapılıyor, şimdi de ona bakalım.
Yeni sözleşmede kullanım alanı belirtilmemiş ancak işletilmek üzere verilen tesisler sıralanmış:
4 adet bungalov
1 büfe (20m2)
200 m2 pergola
1 toplum yararlanmasına açık yapı (40m2)
1 giriş kontrol ünitesi
1 tuvalet yeri
1 adet geleneksel el sanatları sergi ve satış yeri

Kiralanan yapıların listesine bakıldığında Belediyeye önceki dönemde kiralanan 12 adet kagir evin sayısı 4'e düşürülmekle birlikte, daha önce kullandığı alanın tamamının yine kullanımına verildiği anlaşılıyor. Şimdi de yeni dönemde neler yapıldığına ayrıntılı bakalım:

Büfe:

Önceki dönemde mevcut olmayan ve Vaziyet Planına aykırı olarak soyunma kabinlerinin yerine yapılan ahşap yapı,  artık ticari faaliyet yapılmak üzere sözleşmede Büfe olarak anılarak meşruiyet kazandırılmaya çalışılmış ancak Vaziyet Planı Revizyonu onaylanmadığı için halen geçerli plana aykırıdır.

200m2 pergola (Orman Cafe Plus):

Önceki dönemde sahil tarafında Vaziyet Planına ve yasalara aykırı olarak inşa edilen ve ruhsatsız olduğunu düşündüğümüz Orman Kafe'den sözleşmede söz edilmiyor, ancak 200m2 pergola deniliyor. Anlıyoruz ki pergola ile Orman Cafe Plus'ın faaliyet alanı kastediliyor. Vaziyet Planında güneşlenme/kumsal alan olarak halkın serbest ve ücretsiz yararlanacağı alan olarak işaretlenen kıyı alanı bu kez pergola adı altında yine çitlerle kapatılıp, masa ve sandalyelerle doldurularak Ula Belediyesi tarafından ticari tesis olarak işletilmesine devam ediyor. Vaziyet Planına göre burada olması gereken çocuk parkı yine yok. Yani, Vaziyet Planına aykırı olduğu gibi, Kıyı Kanununa ve İmar Kanununa da aykırı ve ruhsatının olup olmadığını bilmediğimiz ticari faaliyet devam ediyor.

Toplumun yararlanmasına açık yapı (Orman Kafe):

Bu ifadeden, önceki sözleşme döneminde Vaziyet Planında da kameriye olarak işaretlenmiş alanda  tesis edilen Orman Kafe'den söz edildiğini anlıyoruz. Bu işletmenin de sahildeki Orman Cafe Plus gibi İmar Kanununa,  Vaziyet Planına aykırı ve ruhsatsız olduğunu düşündüğümüz ticari faaliyeti sürdürülüyor.

Tuvalet yeri (aslında tuvalet):

"Tuvalet yeri" ifadesinden sanki Vaziyet Planında bu alanda bir tuvalet inşa edilmesi öngörülmüş ve yeni dönemde bu yere tuvalet inşa edilmesine izin verilmiş gibi bir anlam çıkart.ılabilir. Ancak söz konusu alanda önceki dönemde zaten Vaziyet Planında olmayan bir tuvalet (3+ 3) inşa edilerek fiilen işletilmeye başlanmıştı. Sözleşmede tuvalet yeri değil tuvalet denilmesi gerekirdi. Elbette bu tesis de Vaziyet Planına ve İmar Kanuna aykırıdır.
Vaziyet Planında olmayan tuvaletler

Geleneksel el sanatları sergi ve satış yeri:

Mevcut ve geçerli Vaziyet Planında olmayan bir satış alanı tesis ediliyor. Önceki kiralama döneminde dava açıldıktan sonra kaldırılan hediyelik eşya stantları Yücelen Otel tarafındaki bu alana taşındılar. Ancak Vaziyet Planına aykırılık devam ediyor.

Vaziyet Planında olmayan Geleneksel El Sanatları Alanı

Sonuç:

Muğla Vakfı'nın Ula Belediyesine 2021 yılından itibaren sözleşme ile izin verdiği faaliyetlere genel olarak bakıldığında Kıyı Kanununa, İmar Kanununa aykırı olduğu gibi  bir kısmı ruhsatsız ve  Vaziyet Planına da aykırıdır. Halkın kullanım alanları ticari alana dönüştürülerek kamu yararına aykırı faaliyetler yürütülmektedir. Muğla Vakfı'nın, Orman Kampının mülkiyetine sahip olan Orman İşletmesi ile yaptığı sözleşme gereği tüm bu faaliyetleri denetlemesi ve izin vermemesi gerekirdi. Elbette Orman İşletmesi de sözleşme ile sorumlu kıldığı kiracısı Muğla Vakfı'nın üçüncü kişilere kiraladığı alanlarda sözleşmeye uygun faaliyet yürütmelerini denetlemekle sorumludur. Bu sorumluluk silsilesi içerisinde ne Orman İşletmesinin, ne Muğla Vakfı'nın, ne Muğla Vakfı'nın sahibi Muğla Valiliği'nin, ne de Ula Belediyesi'nin sorumluluklarını yerine getirdiği söylenebilir. Sözleşmenin iptalini gerektiren bu faaliyetler aynı zamanda suç niteliğindedir ve işlenen suçlarda tüm bu kurumların payı vardır. Hal böyle iken 24/10/2021 tarihinde Orman Bölge Müdürlüğü'nün hazırladığı denetim tutanağında "herhangi bir aşıma rastlanmamıştır" denilmiştir. Herkesin gözü önünde inşa edilen bu devasa tesisleri Orman Bölge Müdürlüğü'nün üstelik kendi sorumluluk alanında olmasına karşın  görmemesi, duymaması, işitmemesi nasıl açıklanabilir?
14/10/2021 tarihli Orman Bölge Müdürlüğü'nün denetim tutanağı:
"Herhangi bir aşıma rastlanmamıştır."